Geleceğe Nefes Olmak
Ağaçlar, hem biz insanoğluna, hem de pek çok canlıya barınma, beslenme ve sırtının yaslayıp gölgesine sığınarak güvenme ihtiyacını gidereceği bir dayanaktır.
Ağaç; bebek için beşik, genç için kalem, yaşlı için bastondur. Yazın hararetinde bir gölge, kışın rüzgârında bir perdedir.
![_DSF6450 _DSF6450](https://iladernegi.org/wp-content/uploads/elementor/thumbs/DSF6450-scaled-e1734968892598-qyxs4fqd9p725hgptz5thoi3sbc028of2ac73s78lc.webp)
Hepimizin bildiği üzere, dünyanın nefesini tazelediği akciğerleridir. Ekosistem çeşitliliğinin devamı ve soluduğumuz havanın temiz kalması için gövdesinden yaprağına, dalından meyvesine ağaçlara muhtacız. (Ağaçlar sadece maddi olarak bize fayda vermekle kalmaz, geçmişten gelen kültür kodlarımızı da kökleri vasıtasıyla bize ulaştırır. Köyünde bir ağaca yaslanmak, kültürüne yaslanmaktır. )
Umutları Yeşertmek
İklimlerin değişmesi, yeşil alanların bilinçsizce yok edilmesi ve erozyon gibi sebeplerden dolayı hızla çölleşen dünyamızda, bizim ve bizden sonra gelecek neslimizin de bu nimetten istifade edebilmesi için hepimize büyük bir görev düşüyor.
Fidan dikmek, geleceğe umutla bakmak ve ufak da olsa elinden geldiğince bir şeyler yapmaktır.
Ağaç dikmenin dinimizde önemi;
Ağaçları korumak ve yenilerini dikmek bizlere tavsiye edilen ve işlendiğinde sevabı çok olan amellerdendir. Hem de bir defaya mahsus bir sevap değil, sadaka-i cariye olan yani sevabı öldükten sonra da devam edecek olan bir ameldir.
Sadaka-i cariye, iyi evlat yetiştirmek, ilmi eser bırakmak ve ağaç dikmektir ki, ağaç dikmek en kolayıdır.
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi vesellem) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: ‘’ Kıyamet kopuyor olsa bile, elinizde bir fidan varsa, onu dikmekten geri durmayın.’’ Bu hadis-i şerif zor zamanlarda dahi yapılacak en güzel amelin ağaç dikmek olduğuna işaret ediyor.
Yine başka bir hadis-i şerif’te ‘’Bir kimse bir ağaç dikse, o ağaç meyve verdikçe ve insanlar ondan yararlandıkça sevabı ağacı dikene yazılır. O ağaç, dikenin sadaka-i cariyesi olur. İsterse daha sonra o ağacın bulunduğu yer bir başkasının mülkü olsun. Yahut da o ağaç hayır olarak bir başkasının arazisine dikilmiş olsun.’’
Bir dut ağacı 400 sene, ceviz ağacı 700 sene, kestane ağacı 900 sene, çınar ağacı 1500 sene yaşar. Ihlamur ise en şifalısıdır. Bursa’da Osman Gazi ve Orhan Gazi’nin diktiği bin senelik çınarlar vardır.
Ecdadımız bizleri düşünerek ağaç dikmiş. Biz onlardan istifade ettik, ediyoruz. Gelecek neslimizin istifade etmesi için bu vazife bize aittir.
Herkes cami, çeşme veya köprü yaptıramayabilir. Ancak ağaç dikmek maddi bir birikim gerektirmez. Küçücük bir çekirdek veya minik bir fidan lazım, biraz su, biraz sabır ve gün ışığı, çokça sevgi ve umut…